Bütün bunları düşününce akla şu soru geliyor. Acaba şiddeti yaratan, vahşi dediğimiz, doğada en saf halleriyle yaşayan hayvanlar mı? Yoksa ormanları keyif için yokedip,teknoloji uğruna kirleten ve rahat elbiseler için hayvanların derisini,dişlerini alıp nesillerini tüketen bizler miyiz?
İÇGÜDÜ filmiyle işte bu sorulara yanıt arıyor yönetmen John Turteltaub. Bir hayvanbilimci, gorilleri araştırırken yaşadıklarını daha iyi anlamak için onların içine katılır. Başta insanlara olan güvensizlikleri nedeniyle profesörü aralarına almazlar.Profesörün hiç durmadan onları takip etmesi sonucunda ona güvenerek aralarına katılması onları da bu grubun üyesi yapar ve korunup kollanmaya başlar. Birarada olmanın verdiği şartıcı güzelliği farkeden profesör hayatın anlamına ulaşır ve gerçek duyguları görür.
Ama herşeyi yoketmeye alışmış olan insan nesli,yine olaya el atar ve gorilleri vahşice öldürmeye başlar ve izleyicinin yüreğinin ağzına geldiği sahneler budur. İzleyici bir an önce kaçak avcıların ve bu vahşi insan yaratığının öldürülmesini ister.
Ailesi olarak benimsediği goril ailesini korumak isteyen profesör de iki kişiyi öldürür. Daha sonra cezalandırılması için ülkesine gönderilen profesör,konuşmama yemini eder.
Hele en yakın dostu gorilin öldürülmesindeki birbirlerine yerde çaresizce bakış sahnesi unutulmayacak film enstantelerinden biridir. Aslında hepimizin yaşadığı bir sahnedir bu.
Vahşi insanoğlu karşısındaki çaresiz insanın bakışı ve yalnızlığı. Dünyaya derdini anlatamayışı.
Ama eğer konuşmazsa yargılanamayacaktır ve konuşması için genç bir psikoloji öğrencisi görevlendirilir. Bu noktada artık başbaşa kalan profesör ve psikoloji öğrencisi, doğanın yarattığı gerçek yaşamla, insanların gerçek dediği suni yaşam arasında sorgulama yapmaya başlarlar.
Şimdi çevremize şöyle bir bakalım: Nasıl yaşıyoruz,nelere bağlıyız? Karar verirken mantığımız mı,duygularımız mı bize hakim olan? Biz sıcak evlerimizde otururken, acı çeken doğaya nasıl bakıyoruz? Sahip olduklarımızı kiminle ve ne kadar paylaşıyoruz? Mülk sahibi olmak, bizim olmayanı sahiplenmek için kimleri yokediyoruz, eziyoruz, parçalıyoruz? Peki bunun karşılığında elde ettiklerimizi bize manevi huzur getiriyor mu? Yoksa hiç durmadan istemeye devam edip kendi sonumuzu mu hazırlıyoruz?
Anthony Hopkins filmde mükemmel bir performans sergiliyor. Zaten çok güçlü olan oyunculuğunu kullanarak gücüne güç katıyor.Son dönemlerde psikoloji ağırlıklı filmlere imza atan Hopkins, bu filmle kariyerini daha da arttırıyor. Ayrıca ne kadar iyi bir gözlemci olduğunu da kanıtlıyor. Yüzündeki korku ifadesi ve acı dolu bakışlarıyla, öfkesiyle insanı derinden etkiliyor. Yanında yardımcı olarak bulunan Cuba Gooding Jr.’de Hopkins’ten aşağı kalmadan, en az onun kadar iyi bir performans gösteriyor.Genç olmasına rağmen ikili sahnelerde etkileyici olabiliyor. Hem duygulara hitab eden, hem de insanı bazı şeyleri düşünmeye iten çarpıcı ve keyifle izlenebilecek bir film.
Oyuncular:
Anthony Hopkins , Cuba Gooding Jr. , Donald Sutherland , Maura Tierney , George Dzundza
Instinct is a 1999 film starring Anthony Hopkins, Cuba Gooding, Jr., George Dzundza, Donald Sutherland, and Maura Tierney. It was inspired by Ishmael, a novel by Daniel Quinn.[1]In the USA the film had the working title Ishmael. In the year 2000 the film was nominated for and won a Genesis Award in the category of feature film.
The film examines the mind of an anthropologist (Hopkins) who has been missing for a few years, living in the jungle with gorillas. He has been accused of killing and injuring several supposed Wilderness Park Rangers in Africa, and is sent to prison. A bright young psychologist (Gooding) tries to find out why he killed these men, but becomes entangled in a quest to learn the true history and nature of mankind.